Başbakan Erdoğan, Stoltenberg’i Başbakanlık Merkez Bina’da resmi törenle karşıladı. Törende Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve Ak Parti Genel Başkan yardımcısı Ömer Çelik de hazır bulundu. İki ülke ulusal marşlarının dinlenmesinin ardından Konuk Başbakan tören kıtasını Türkçe ’merhaba asker’ diyerek selamladı. Daha sonra iki başbakan tokalaşarak basına poz verdi. Baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından iki başbakan ortak bir basın toplantısı düzendi.
Toplantıda Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tutukluluk haliyle ilgili bir soruya Başbakan şu yanıtı verdi:
"Konuyla ilgili bir yasal süreç başlamış vaziyette. Benim herhangi bir değerlendirmeye girmem uygun olmaz. Ancak 2 yıl beraber çalıştığımız bir mesai arkadaşımdır ve burada tutuklama yoluyla değil de tutuksuz yargılanma bizim her zamanki arzumuzdur. Bunun da süratle neticelenmesi şahsımın ve partimin arzusudur. Bunu isabetli bir yol olarak görmüyoruz."
"FRANSA SÜRPRİZ OLMADI" Toplantıda Erdoğan'a dış politikada son günlerde yaşanan gelişmeler de soruldu.
"Soykırımı inkar yasası"nın 23 Ocak'ta Fransa Senatosu'na gelmesinin beklenen bir şey olduğunu belirten Erdoğan, "Bizler açıkladığımız sekiz maddelik yaptırımı devam ettireceğiz. Fransa'da buna tepki devam ederken biz de Fransa içindeki bu duruşu ve Sarkozy'nin bu anlayışına karşı çevrelerle işbirliği halinde, tarihçiler tarafından ele alınması gerkeen bir konu olduğunu gene onlara da anlatacağız, hassasiyetimizi belirteceğiz. Çünkü bu, Mayıs'ta Fransa'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir adımdır. 500 bin Ermeni varsa 500 bin Türk, 6 milyon kişilik tezimizi destekleyecek gruplar var. Türkiye'de yatırımı olan Fransız kuruluşlar var. Böyle devam ederse ilişkiler büyük zarar görür" dedi. "YARIN MALİKİ'YLE GÖRÜŞÜYORUM" Yarın da Irak'taki son durumla ilgili olarak Başbakan Nuri el Maliki ile görüşeceğini belirten Erdoğan, "Irak'ta da ne yazık ki bir mezhep anlayışı ortaya çıkmaya başladı bu da Irak'ı kan gölüne çevirmiş vaziyette. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Kendi bakan arkadaşının binasına tankın namlusunu doğrultursanız hiçbir zaman sağlıklı bir yaklaşım bulamazsınız. Haşimi'nin evinin önüne tankların gelmesi burada akla ziyan bir yaklaşım olduğunu ortaya koyuyor" dedi.
Özellikle Haşimi'yle ilgili atılan adımları kabullenmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, "Ben Biden'a da Obama'ya da söyledim, demokratik sistem oturuncaya kadar fayda var dedim. Bunların demokrasiyi anlaması daha uzun yıllar alacak öyle görünüyor" diye konuştu.
SURİYE Erdoğan Suriye konusunda ise şunları söyledi:
"Suriye şu an kendi vatandaşlarını acımasızca katleden bir yönetime sahip. Öyle zannediyorum ki 7000'e yakın vatandaşını öldürmüş bir yönetim var. İnsan hakları, özgürlükler, dünya barışı hedefi olan ülkelerin dikta mantığına hakim otoriter yapıdaki hükümetlere alkış tutması beklenemez. Bizim Suriye'yle 910 km'lik sınırımız, akrabalık balarımız var. oradaki durum dini mezhepsel veırkçı iç savaşa gitmektedirç burada türkiye öncelikli olarak rol üstlenmek zorundadır çünkü buradaki bir savaş bizi de etkileyecektir. Nitekim bize sığınmış 8000 suriye vatandaşı var. biz de komşuluk hkukundan kaynaklanan ve bu tür kaçmaya sevk eden zulümden dolayı sahiplenmiş durumdayız. sanalkentlerde en güzel şekilde ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz.
"BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar var ama Libya benzeri değerlendirilemez, çok daha farklı yapıda. Biz yaptırımlarımızı uygulamaya başlamış durumdayız, gelişmelere göre artarak devam edecektir".
Norveç Başbakanı Stoltenberg de Suriye'nin kendilerini kaygılandırdığını belirtti.
Stoltenberg, "Bu çok ciddi bir temel insan hakkı ihlali. Dolayısıyla Şam'ın politikasını değiştirmesini istiyoruz. Barışçıl, çok partili, demokratik sisteme geçiş sürecini başlatmasını istiyoruz. Bunun en önemili yollarından biri Esad'ın iktidarı bırakması ve koltuğunu devretmesi. Türkiye'yi de sınırda yaptıkları için takdirle karşılıyorum. Uluslararası toplum, BM siyasi baskı uygulamaya devam etmeli, şiddetin sona ermesine çalışmalı. İnsan hakları diyalogu konusuna gelince, BM ve AK'nin gündemi içinde, insan haklarını nasıl daha çok teşvik edebiliriz bu konuda ortak bir anlayış var. Diyalogu daha da geliştirmemiz mümkün olacak" dedi.
|